Urfa'da dilencilik olgusu

Türk şehri Urfa, Türkler ve Suriyeliler arasında yoğun bir dilencilik olgusunun varlığına tanık oldu, bu nedenle birçok durumda Suriyeli dilencilerle diğer dilencileri ayırt etmek zorlaştı. Bu çalışma, Suriyeli dilencilerin en belirgin güdülerini ve dilencilik olgusunun ele alınmasında toplumun, devlet kurumlarının ve sivil kurumların rolünü tartışmıştır.

Araştırmada derinlemesine uzman görüşmeleri, bireysel anketler ve odaklanmış diyalog oturumları yoluyla bilgi toplandı.Ankete göre dilenme olgusu, savaş koşulları ve yerinden edilme durumu tarafından dayatıldı ve bu, ister ister ister ister istemez tüm dilenme vakalarını içeriyor. yoksulluktan ya da dilenmeyi meslek edinmiş olmaktan kaynaklanır.

Çalışmada, Urfa ilinde meslek olarak kabul edilen dilenciliğin, İstanbul ve diğer büyük şehirlerdeki dilencilikten farklı olarak basit aile ya da yarı aile ağlarına bağlı olduğuna dikkat çekildi.
Ayrıca, paranın başka bahanelerle gizlenmeden doğrudan talep edildiği geleneksel, doğrudan yöntemleri de izler.

Çalışma ayrıca dilenmenin ekonomik ve sosyal saiklerini de ele almış ve bunları Suriye’deki örneklemin koşullarıyla karşılaştırmış ve bunlarda meydana gelen farklılıkların neler olduğunu böylece dilencilik oranının bu şekilde arttığını, ekonomik koşulların ne olduğunu ortaya koymuştur. Bu motifler arasında en büyük paya sahip olan çalışma, en önemli sosyal ve psikolojik etkilerin aile parçalanması ve dilencileri, özellikle çocukları etkileyen, dilenci topluluğunu etkileyen ve psikolojik ve sosyal krizlere maruz bırakan aşağılanma olduğunu tespit etti. ve daha sonra tüm toplumu etkileyen hastalıklar.

Olguya çözüm bulmak, ister Türkiye ister Suriye toplumu olsun, devletin ve toplumun görevidir ve sivil toplum kuruluşlarının temsil ettiği toplumun yanı sıra ilgili devlet kurumlarının, insani yardım kuruluşlarının ve medya kuruluşlarının ortak çabasını gerektirir. Bundan kurtulmak için iki düzeyde çalışmalar yapılıyor: Birincisi, dilenciliği meslek haline getiren ve meslek haline getiren ağların ortadan kaldırılması, ikincisi ise dilencileri dilenmeye iten yoksulluk vakalarının doğru şekilde ele alınması.

Çözüm de dilenme olgusu nedeniyle sahip oldukları esneklikten faydalanmak zorunda olan ve diğer siyasi ve bürokratik kaygıların yerine insani yönüne öncelik vermek zorunda olan sivil toplum kuruluşları ile uluslararası ve yerel kuruluşların ortak çabalarıyla başlamaktadır. hem ev sahibi hem de diaspora topluluklarını etkileyen olumsuz bir olgudur.